Gözlerimizi açınca müthiş bir kaosun ortasında buluyoruz kendimizi. Hızlı adımlarla yanımızdan geçen yüzlerce insanın görüntüsü, her tarafta günlük hayatımızdan aşina olduğumuz  sesler ve içimizde kopan fırtınalı duygularımız. Gördüklerimiz, duyduklarımız ve hissettiklerimiz düşünce ve davranışlarımızı etkilerken etrafımızdaki diğer kişilerle anlaşmak içinde aynı algılarımızı kullanıyoruz. Peki aynı toplumun insanları olarak hala en kolay sebeplerden dolayı neden anlaşamıyoruz veya en küçük şeylerden dolayı neden tartışıyoruz?

Kendimizi ifade ederken o anki psikolojimize göre cümleler ağzımızdan çıkıverir. Uzun veya kısa konuşmuş olalım karşımızdaki insan veya insanların çoğu kez ne anlatmak istediğimizi tam olarak anlayamaz. Aynı şekilde biz de karşımızdaki insanın konuşmalarını dinlerken belirli bir zaman sonra dikkatimizi yitiririz. Karşımızdaki insanların konuşmasını vücut dilini kullanarak zenginleştirmesi , ses tınısındaki vurgulamalara dikkat etmesi ve bizlere aktardığı düşüncelerin kendisinde uyandırdığı hisleri belli etmesi gibi etkiler dinleyicilerin odaklanmasını  arttırmaktadır. Bu faktörlere aldırmaksızın yapılan konuşmaların dinleyici üzerinde etkisi ve dinlenme oranı çokta fazla olmayacaktır.

Yapılan araştırmalar neticesinde kişilerin kendini ifade ederken ve etrafını anlamak için kullandığı 3 etki ( Görsel , duyusal, Duygusal ) vardır. Bunlardan birincisi olan Görsel çevremizde gördüğümüz tüm şeylerin bizim için ifade ettiği tanımlardır. Mesela ; Caddede yürürken çok sevdiğiniz bir araba markasını gördüğünüzü düşünün. Arabayı görünce , renginden, arabanın  kıvrımlarından, cantlarından, trafikte ne kadar karizmatik durduğunu görmek gibi etkenler sizi daha da çok etkiler. Çünkü görsel olarak anlayan kişi iseniz , gördüklerinizin size ifade ettiği anlamı ne bir başkası size anlatabilir ne de o anki duygularınız bunu dile getirebilir.

Görsel olan insanların kendini ifade ettiklerinde kullandığı cümlelere de  dikkat etmeniz gerekir. Çok fazla konuşmak veye sizin çok fazla düşünmenize yer vermeyecek şekilde sadece nesnelerin kendisini veya resmini göstererek anlamanızı beklerler. Görsel olarak anlayan bir insan için boş ve çamurlu bir arsaya baktığında ileride buraya kurulacak İş Merkezini hayalinde canlandırabilir ve onu görüyormuş gibi odaklanabilir. Kullandığı cümleler ile anlattığı nesneyi dış hatları ile tarif etmekten öteye gitmez.

İşitsel olarak kendini ifade eden ve anlayan kişiler için ise örnek olarak ; Bu insanın çok sevilen bir sanatçının konserine gittiğini ve bu konseri size anlattığını düşünelim. konserdeki sanatçının fiziksel özelliklerini, giydiği elbiseyi , konser alanı ile ilgili özellikleri vb.. gibi şeyleri görünenden daha değişik olarak kendi açıklamaları ile anlatıyorsa işitsel olarak kendini ifade eden birisi diyebiliriz. Bu gibi insanlar için konserin resimlerini yada videosunu izlerken bile sürekli açıklama yaparak kendi düşüncelerini iletmeye çalıştığını gözlemleyebilirsiniz.

Son olarak duygusal anlamda kendini ifade eden ve anlayan insanlar için belirleyici etkenlere örnek verelim. Bu kişinin  işyerinde personel çıkartılacağını duyduğunu düşünelim. aldığı haberin gerçek olup olmadığını kesinleştirmeden hemen işsiz kaldığını ve ileride onu çok zor günlerin beklediğini düşünerek paniğe kapılan insan gibi düşünebiliriz. Kendisine anlatılan olayların etkisinde kalarak eski anılarına sürekli evham yaparak olmamış olayları hemen kafasında kurgulayabilen ve gördüğü her türlü davranışın kendisinde uyandırdığı hislere göre hareket eden insanlardır. Bu grupta yer alan insanlara kendinizi ifade ederken onlara göstereceğiniz görseller, anlatım yaparken kullanacağınız kelimeleri özenli olarak seçmeniz sunumunuzu % 50 oranında olumlu etkileyecektir. Önemli olan bu insanın kendini güvende hissedeceği, memnun olacağı , pişmanlık duymayacağı gibi olumlu yönde duygusal odaklı sonuçları hedefleyerek hareket etmemiz gerekmektedir.

Şimdiye kadar kendimizi pek çok kişiye ifade ettik ancak düşündüğümüzden çok daha az etkileyici olduğumuzun farkındayız. İnsanlara düşüncelerimizi dayatmak muhakkak  doğru değildir. Zaten amacımız  başarmak istediğimiz kendimizi karşımızdakinin anlayacağı şekilde ifade etmeyi öğrenmektir. Bir topluluğa konuştuğunuz sırada anlatılan faktörlerin hemen hemen hepsini kullanacak ve kişilerin dikkatlerini dağıtmadan daha da uzun süre odak noktasında olabileceksiniz. Sesinizin tonu çok yüksek çıktığı için de ilgi odağı olabilirsiniz ancak sustuktan sonra hiç kimse ne dediğinizi dahi hatırlamayacaktır. İster en yakınınız olsun isterse ilk defa tanıştığınız bir kişi olsun öncelikle onun kullandığı kelimelere dikkat ederek kendini ifade etme ve anlama şeklini tanımlayın. Ardından sizde buna paralel düşünerek konuşmanızı devam ettirin. Gerçekten bazı şeyleri değiştireceğinize inanın. Farkındalığınız bu dakikadan itibaren sizlerle.

0 yorum :

Yorum Gönder

 
Hatice Metin Güncel Kadın Yaşam Blogu © 2013. All Rights Reserved. Powered by Blogger
Top