Okumayı yazmayı söker sökmez çevremizdekilere bıkıp “Bu Ne?” “Şu Ne?” diye devamlı sorular sorduk. Bazı zaman doğru cevaplar aldık,bazı zamanda aldık diye kendimizi kandırdık. Küçük yaşlarda sevdiklerimizin bize  olan sabrını, bizler şu an ki yaşlarımızda çevremizdekilere ne kadarını gösterebiliyoruz değil mi? Mesala bir soru sorarak istediğimiz cevapları  alabilenlerden miyiz yoksa sorularımızla daha da çıkmaza düşenlerden miyiz ? Soru sorma tarzımız ne kadar önemli olduğuna değinmek istiyorum bu yazımda.




Kişisel imaj konusunda dış görünüşümüze dikkat ediyoruz,vücut dilini kullanmaya gayret göstererek sağlam bir karakter duruşu sağlamaya çalışıyoruz ancak sorduğumuz sorularla tüm bunların hemen hepsini mahvettiğimiz zamanlar olmuyor mu dersiniz (:  muhakkak oluyordur. Zaman zaman espri veya şaka yollu olarak kullandığımız cümleler karşı tarafı tahmin ettiğimiz kadar eğlendirmeyebilir. Bu sebeble de kendimize duyduğumuz öz güveni ilk tanışma esnasında fazla zorlamamak iki taraf içinde iyidir.

İsterseniz her zamanki gibi makalemize örneklerimizle devam edelim. Aynı  meslekden olduğumuz birisi ile yeni tanıştığımızı varsayalım. Bu insanın tecrübesi ve piyasa hakimiyetinin kendinize  nazaran oldukça yüksek olduğunu biliyoruz. Bu insan ile kalıcı bir diyalog sağlamanın da güzel bir destek olacağını hissediyoruz. Bu nedenle meslek harici soracağımız soru ve konuşmalarda zıtlığa neden olabilecek durumlara dikkat etmeliyiz. Sohbetimiz sırasında, siyasi görüşü, hangi futbol takımının taraftarı olduğu veya  nereli olduğunu öğrenmeden bunlar ile ilgili anlatılacak bir fıkra veya anı paylaşımı ters tepki yaratabilir. Yani kaş yapayım derken göz çıkarmamak en güzeli.

Aynı şekilde eğitimimizle veya mesleğimizle ilgili bir konu hakkında soru sorduğumuz insanı gereksiz sorularla sıkmamaya çok dikkat edelim. Öğrenmek istediklerimiz bir işin özü , bir işin sırrı gibi mesleki bilgiler içeriyorsa, karşımızdaki insana bunu ısrarla sormak kaçınılmaz son olan geçiştirilmemize sebep olacaktır. Konusunda ihtisas yapmış olan kişilerin emeklerini hiçe sayarcasına sorulan sorular, yanıtsız bırakılmakla da bir cevap alabilir. Şayet sorduğumuz sorular bu kişiyi heyecanlandırıyor ve bize bilgilerini büyük bir istekle anlatmasını sağlıyorsa doğru yolda olduğumuzu anlarız. Akabinde ise kendimizi bu insanın yerine koymuş olsak neler yapabileceğimizle ilgili vizyon görüşlerimizi aktardığımızda, mesleğimiz için güzel taktikler almamızı sağlayacaktır.

Alışveriş yaparken de satıcı ve pazarlamacılara 
 yönelttiğimiz sorulara dikkat etmeliyiz. Bu sayede satıcı, ürünü üzerindeki bilgimize göre pazarlık oranını düşürebilir. Satıcı ve pazarlamacıların satışlarını arttırmak için mesleki belirli  eğitimlerden geçtiklerini biliyoruz. Bu sayede bizlere güven vererek ürün ve hizmetlerinin arkasında olduklarına kanaat getiriyoruz. Müşteri olarak, parayı veren düdüğü çalar pozisyonundan ayrılıp satın aldığımız ürün veya hizmetin satıcıların gözündeki gerçek değerini  öğrenmek menfaatimize olacaktır. Bu sayede duruşumuzu koruyabilmenin ve ilerletebilmenin en doğru yolunu seçmiş olacağız. 

Değişen çağa ayak uydurmak için değişik sektörlerden bildik insan sayısı da çok önemlidir. Tanıdıklarımızdan sağladığımız
 mesleki  veya çevresel sorunlarımızla ilgili bilgileri kıyaslayarak işimizi gerçekleştirecek olan insana en doğru soruları sorarak daha kısa yoldan işimizi çözümleriz. Ticaretde güvenin yerini hiç bir şeyin dolduramayacağını hepimiz biliyoruz. Kendimizi sağlama almak için de konuya ne derece  hakim olduğumuzu sorduğumuz sorularla gösterirsek karşımızdaki insandan da bir o kadar doğru cevaplar alırız. Şayet müşterisini veya satışı kaybetmemek adına verilen cevaplar da yanıltıcı bilgiler varsa anlık kazançlar kalıcı kayıplara neden olacaktır. 

Biz insanlar, zekamızla övünürüz ama konu icraate gelince başkalarının yaptıklarını eleştirmekten çoğu zaman öteye gidemeyiz. Ben de kendimi bu konuda sık sık eleştiririm. Çünkü başarılı bir kişiyi örnek almak yerine onun neleri yapamayacağına kafa yorup kendimizi bu konuda tatmin etmek bir savunma mekanizması olsa gerek. Doğru bir şekilde yaklaşım ve doğru soruları sorarak kazanılmayacak hiçbir başarı yoktur. Doğru soruların kaynağı ise karşımızdakini küçümsemek için değil emeğini takdir eden düşüncelerden geçer. "Benim senden neyim eksik kavgasını" bırakıp insan olarak birbirimize destek olmamız dileklerimle…

0 yorum :

Yorum Gönder

 
Hatice Metin Güncel Kadın Yaşam Blogu © 2013. All Rights Reserved. Powered by Blogger
Top